24 Şubat 2010 Çarşamba

Biz İyiyiz.Stop

Bloglamayalı epey oldu her zamanki gibi,sürekli güncelleyen annelere hayranım doğrusu.Biz yazmayalı neler oldu neler,Batıhan babaannesine gitti.Orada ana-oğul hastalandık,dönüşümüzde hastalıklarımızla boğuşmaya devam ettik.Batı son dört azıdan ilk azı dişini çıkardı.Burnumuzdan getirdiğini söylememe gerek yok sanırım.Okulda II.Döneme hızlı bir giriş yaptım,öğrenci çalışmaları veli toplantıları,evde temizlik,alışveriş derken kendimi çok yormuşum,yalancı baharın itici gücüyle oldu bütün bunlar:))) Türkiye'de zaten 10 dakkada bir son dakka haberi olduğu için,1 ay bana yıl gibi geldi diyebilirim,çok yoruldum olanlardan.
Hayatlar yaşanmaya devam ediyor,acısıyla tatlısıyla sizlerin bizim olduğu gibi...

Not:Canıms kapılarını kapatmışsın,canını sıktılar yine anladığım kadarıyla.Blogunu okumaktan büyük keyif alıyorum ve davet bekliyorum.Öptümm

19 Ocak 2010 Salı

İstanbul,Kar ve karşınızda Bati





Hangi çocuk karla oynamayı sevmez,Batıhan'ı eve zor getirdik.Bıraksan sabaha kadar oynar.Batıhan'ın karla tanışmasını yazmadan geçemedim.BOL KARLI GÜNLER İSTİYORUZZZ

13 Ocak 2010 Çarşamba

Ondan,Bundan,Şundan



Silkelenmenin zamanı gelmiş,tam bir ay olmuş yazmayalı.Bugün kocişim 35 yaşına adımını attı.Pastamızı 3 kere üfledik Batıhan'la,istersen üfleme öyle bir tutturuyor ki son zamanlarda dediğini yaptırmak için resmen tükendik.Tatil yaklaşıyor son iki haftamız, bir yanım istiyor bir yanımda sonrası düşünerek istemiyor.Bu aralar sürekli bizimle birlikte oyun oynamak istiyor,biz evdeyken çok mutlu kuzu gibi bir çocuk ama hafta arası işe gitmemizle işkence başlıyor bizim için,eve döndüğümüzde de çekilmiyecek kadar mızmız,sinirli oluyor.

Dün babasının boş günüydü,(birlikte takılma günü) baba-oğul sahile inmişler hava güzel,denize taş atmış oğlum,sulara basa basa yürümüş ne keyifff. Geçen hafta babasıyla bir yere gitmemiz gerekti,Batıhan'ı ikna edip evden çıkması ne zor oldu.Birlikte takılma günü tabii,farkında değiliz ama oğlumuz büyümüşte her küçük ayrıntıya dikkat eder olmuş,ne hoşş.

Dün bende öğle arası çayımı içmek için indim sahile,yanında üzümlü kurabiyem.Sınav sonuçları açıklanmış 62 almışım,benden keyiflisi yok.Bu blog mu beni yoldan çıkardı nedir harıl harıl yazıyorum,aklıma ne gelirse.Arkadaşlardan biri görmüş hayırdır şiir mi yazıyorsunuz yoksa diye seslenince kendime geldim.Tam da havaya girilecek ortam ama bende o kadar yetenek ne gezer...

5.sınıfa giden bir öğrencimin emzik emdiğini öğrendim bugün,nasıl üzüldüm.Çok tatlı bir kız nasıl yardımcı olabilirim acaba,düşünüp duruyorum sabahtan beri.

Kantinden tost aldım sahile inmeden önce,veliler kantin sırasındalar çünkü zilin çalmasına çok az kaldı.Evden geliyorlar halbuki,hepside ev hanımı.Evde tost yapmak ya da ekmek arası birşeyler hazırlamak bu kadar mı zor,hayret edilesi bir başka durumda çocuklara niye siz yiyecek alıyorsunuz bari çocuk kendi sıraya girsin parasını versin üstünü alsın, alışveriş yapmasını öğrensin değil mi? Bu velilerin hepsini tanıyorum,biri kendisine bağımlı diye kızı Z'den şikayet eden anne.Diğer ikiz annesi O. hanım,ne hikmetse oda çocuklarından yakınıp durur.Bir diğeri de oğlunun içe kapanık olduğundan daha geçen hafta dert yanan anne.Kim kime bağımlı acaba???

Batıhan'a ilk defa pastel boya verdik bu hafta,çok hoşlandı.Daha önce vermeyişimizin nedeni kalemi eline geçirdiği an uçlarından başlayarak yemesi.Pastel boyaların tadından pek hoşlanmadı ama yinede ağzına götürüp üzerlerindeki kağıtları soymaya başladığı an elinden aldık.Bizim çocukta tuhaf huylar var daha önce yazdım mı hatırlamıyorum,örneğin etiket soyma,kitap sayfalarını üzerindeki çıkarılması imkansız gibi görünen jelatinleri itinayla uğraşarak çıkarma.Hafif ucu kalkmış olan şeyleri uğraşa uğraşa iyice kaldırma,neresi olursa ama.Geçen gün çenemde sivilce çıkmıştı,koparıcam diye inatla yüzüme saldırdı.Acıyor deyince öpüyor ama bir gözü orda ille kopartacak kaçış yok.Kendi vücudunda da bir kızarıklık düşme sonucu oluşan bir yara olsun gördüğü an başlıyor uğraşmaya,o yüzden bu yaz sünnet ettirmeyi çok istediğim halde vazgeçtim.Kesin enfeksiyon kaptırır uğraşırken durum o derece vahim.
Bu aralar kelime dağarcığı artıyor, tabii tabiii sevdiği kelimelerden.Ne bileyim bez,beş,bir gibi 3 harflik kelimeler kullanmayı seviyor bu aralar.Ama daha iki kelimeyi yanyana getirebilmiş değil.3 yaşında konuşur mu acaba?? Acayip enerjisi var,sürekli koltuk tepelerinde,bizimle oynamak istiyor ama kendi yöntemiyle.Kitapsa kendi seçiyor 10 defa okutuyor bi daha bi daha diye diye.Puzzle'lar aynı şekilde,kendi istediğini çekmecesinden gidiyor seçiyor.Biz yanında oturacağız ama o yerleştirecek.Ottii ottiii favori kelimesi,eve girişimizden akşam yatırana kadar bir ben bir babası sırayla ottii yapıyoruz Batıhan beyle,hemde kendileri nerede otti yapmamızı isterse.Saklambaç oynamayı çok seviyordu zaten ama artık farklı yerleri keşfedip saklanmaya başladı.Tabii bazen sadece yüzünü saklayıp vücut ortada oluyor:))) Onunla oyun oynamak çok keyifli,birde 5-10 dAkika kadar olsada kendi başına oynamaya başladı.İzlemekte çok eğlenceli,oğlum büyüyor havasına giriyor insan.Yavaştan Montessori eğitimine merak saldık,odamızı düzenledik.Puzzle lar bir çekmecede,küpler bir yerde,kitaplar bir yerde derken Batıhan şu an hepsinin yerini biliyor,ayırt ediyor,kendisi seçiyor oynadıktan sonra yerine koymaya teşvik ediyorum veeee başarılı oluyoruz süperrrrr.Elimden geldiğince denemeye çalışacağım,hatta Pratik Annede gördüğümüz spindle box u yapmaya çalışıyorum bu aralar.Kendisini acayip takdir ettim doğrusu, benimkisinin görüntüsü pek güzel olmuyor ama uğraşmak çok keyifli,çok kötü olmazsa sonucu burdan yayınlarız:)))
Uçak biletlerimizi aldık,Manisa yolcusuyuz.Bu sefer beyefendi kendi koltuğunda yolculuk yapacak,hepimizde bir heyecan görmeyin gitsin.

13 Aralık 2009 Pazar

ÖLÜM ÜZERİNE



"Büyük acılar daha önemsizlerin hissedilmesini engeller ve tersine,büyük acıların yokluğunda en küçük dertler ve sıkıntılar bile bize büyük acı verir"

Schopenhaurer

Kurban Bayramının üçüncü günü eşimin babasını,kayınpederimi oğlumun dedesini kaybettik.Eşim bayram için gitmişti halbuki biz Batıhan'la nasılsa 15 tatilde gideceğiz,tatil kısa,adamcağız hasta rahatsız etmeyelim diye gitmedik.Keşke gitseydik:(((Ölüm haberini aldığımdan bu yana zihnimde tekrarlanıyor,nerden bilebilirdik ki.Durumu iyiceydi,şekeri kontrol altındaydı.Hatta kendindeydi,düzenli yemek yiyordu.Allah rahmet eylesin, severdim kendisini bazı halleri çok güldürürdü beni.

Şunu anladım ki ölüme yaklaşmış bir insanın ölümüne kendini ister istemez hazırlıyor insan.Evet çok üzülüyorsun,ağlıyorsun ama insan kendini öncesinde tedavi etmiş oluyor.Ama ya diğre türlüsü yakın arkadaşım Öznur 10 yaşında yeğenini kaybetti,bir ay oldu sanırım.Hatırladıkça kalbime birşey saplanıyor sanki,kendimi annesinin yerine koymaya çalışıyorum çıldıracak gibi oluyorum,hemen zihnimden uzaklaştırıyorum.Böyle bir acıyla nasıl hayata devam eder insan?

Ben dedelerimi küçükken kaybetmişim biri ben doğmadan vefat etmiş,babamın babasıda ben bir yaşındayken yummuş gözlerini.Hatırlarımda kuzenimin dedesine dede diye sarılırdım,gerçekten benim dedem değil diye üzülürdüm.Oğlum dedeleriyle vakit geçirecek,parka gidecek,denize gidecek diye sevinirdim.Olmadı birkez bile parka gidemediler,uzun zamandır hastaydı,çok duygulanırdı Batıhan'ı gördüğünde ağlardı.O ağlardı fark ettirmeden,ben üzülürdüm.Allah benim babama uzun,sağlıklı bir ömür versin.

P.S:Irvin D.Yalom Güneşe Bakmak Ölümle Yüzleşmek kitabında ölümle yüzleşmenin güneşe bakmak gibi acı verici,zor,ama eğer insan durumunun gerçek doğasını,faniliğimizi,ışıkta geçireceğimiz kısa zamanı kavrayan tamamen bilinçli kişiler olarak yaşamaya devam etmek istiyorsak gerekli olan bir şey diyor.Bazı görüşlerine katılmasamda beni rahatlattığını söyleyebilirim.

18 Kasım 2009 Çarşamba

Pembe Baykuşum

Eve döndüğümde pc başına oturmaktansa oğlumla vakit geçirmek çok daha cazip geldiğinden uzun zamandır yazamadım.En son düğünde kalmışız,hayat ne kadar hızlı akıyor.Geriye dönüp bakınca çok kısa bir zaman dilimi gibi görünsede neler neler yaşıyor insan.En başta domuz gribi paniği geliyor,ülkece yaşıyoruz uzun zamnda devam edeceğe benziyor.Merak eden varsa ailecek aşı vurulmamaya karar verdik.Bu hafta okullarda da izin kağıtları gönderildi velilere,öğrencilerin %98 i aşı olmayacak anlaşılan.Herhalde ancak Türkiye'de olur bir işi bu kadar eline yüzüne bulaştırmak,yazık.Herneyse yukarıdaki fotoğrafta ikeadan aldığımız tepsiyi görmektesiniz.Bizi çok güldüren Batıhan'ın oradaki kuşlardan en tatlısını yani pembe Baykuşu kendisi olarak seçmesi,yeşil kuşu babası,sarı olan da bendeniz.Kendisini bizden farklı gördüğünü ne kadar güzel belli ediyor değil mi? Baykuşla benzer özellikleri de yok değil hani,özellikle ikisinin de ödlek olması en belirgin olanı bence.Evet yanlış anlamadınız oğlum hala bebekliğinde olduğu gibi yüksek sesle konuşulmasından,şarjlı el süpürgesi sesinden,bazı sesli oyuncaklardan acayip korkuyor.Gerçi listemiz uzundu çoğundan korkmuyor artık,elektrik süpürgesi,saç kurutma makinesi,blendır bunlardan bazıları.
Bakıcısına gün geçtikçe alışıyor,bizim için beklediğimden çok daha zorlu geçti bu süreç.Batıhan ilk hafta gayet uyumluydu,belki de sonradan farkına vardı veee zor günler başladı bizim için,üç kez kadıncağız okula getirmek zorunda kaldı.Avazı çıktığı kadar bağırıyormuş,hele birgün şaşkır şakır yağmur yağarken apar topar evden çıkarmak zorunda kalmış.İkinci haftada Batı ve ben hastaydık zaten,ara verdik tekrar başa döndük.Ardından azı dişlerinin sıkıntısı,eve döndüğümüzde bize resmen işkence çektirmesi derken haftalar böyle akıp gitti.Dişlerini çıkarmış değil ama yerleri bembeyaz,bazen öyle kendinden geçiyor ki 4 parmağını birden ağzına sokuyor.Diş fırçası,ağzına sokabileceği oyuncaklar elinden hiç düşmüyor.İlk dişini çıkardığında bu kadar olmasa da zorlanmıştı,ama bu sefer kulak ağrısı,ateş, inanılmaz bir huzursuzluk,öfke nöbetleri,geceleri ağlama eşlik etti.Bakıcısıyla da eskisinden daha iyi bazı günler kucağında uyuyor,bazı günler ısırıyor,ne yapacağı belli olmuyor.Bu süreçte yurt dışında yaşamadığıma öyle üzülüyorum ki ilk üç sene anneyle birlikte olmak çocuk için gerçekten çok önemli.Ben yine de 6 saat evden uzaktayım,kendimi şanslı görüyorum bu anlamda,böyle avutmaya çalışıyorum belki de kimbilir.Herneyse bizde durum bu, Batıhan'ın söylediği gibi söyleyeyim BABAYYY

25 Ekim 2009 Pazar

Mevzular Arası Batıhan!!!!

Günün en güzel karesi,


Meraklı Minik etrafı incelerken veeee gaza gelip halay çekmeye çalışırken:))))

Bugün Kuzen Derya da muradına erdi,güzel bir düğün yaptık kendisine,d.tümüz yer görmedi.Hayatımda bu kadar halay çekmemişimdir,bir ara kusucammm diye bağırasım geldi.Kulaklarım çınlıyor hala,neyse efendim asıl enteresan olan bizim mızmızın düğünde bana hiçbir sorun çıkarmamış olması.Şoklardayım hala ailecek inanamadık,nitekim bizimkisi öyle bir ortama ilk defa girdi.Kalabalıktan hiç hoşlanmaz bebekliğinden beri,ama düğün çok hoşuna gitti.Bayıldı desem yeri, acaba aylık bir aktivite haline mi dönüştürsek:)))) Gençken hiç hoşlanmazdım düğün dernekten,çok rahatsız olurdum gürültü patırtı, ne bileyim çok saçma gelirdi,evleniyoruz mutluyuz falan öyykk.İnsan büyüdükçe farklılaşıyor mesela kuzencan evden çıkarken çok bi duygulandım,gelinlikle görmek ayrı bir duygu seli yaşattı bana.Birde uzaktan gelen özlediklerim vardı.Halam,kızı Meral,kuzişim Nuray sanki hep bizimleler gibi hissetmek çok iyi geldi bana .



Davul en ilgisini çeken enstürüman oldu,yaşıtı Deniz de öyleydi.Hatta o dayanamayıp tokmağı eline de aldı,bizimki uzaktan incelemekle yetindi.
Düğün nedeniyle anneanne ve dedesi de bizde olunca Cumartesi günü Batıhan'ı emin ellerde bırakıp bir İstanbul kaçamağı yapalım dedik.İstanbul görmeyeli daha mı kalabalıklaşmış ne, resmen alık gibi oldum.İş arkadaşlarımı acayip özlemiştim,hele içlerinden birinin bebeği olmuştu bir türlü gidememiştim.Hep birlikte onlarda buluştuk,marifetli arkadaşım yedirdi içirdi bizi,ne kadar özlemişim bir arada olmayı.Bu hafta sonu doping oldu bize,eşimde kendi arkadaşlarıyla buluştu.Bu arada kızlar Batıhan'ı benden çok merak ettikleri için biraz hayal kırıklığı yaşadılar ama ben gayet iyiydim:)))


1 Ekim 2009 Perşembe

Senin Adın Ne Annecim? -BATİİ

Çok hızlı bir hafta geçirdik,önce Batıhan'ın gecikmeli doğum günü partisi,ertesi gün işe başlama,hemen ardından hastalanmam derken harbiden yazarken yoruldum şimdi.Batıhan bakıcısına ısınma turlarındaydı bu hafta,sıcakkanlı oğlum benim anneannesinin söylediğine göre iyi anlaştılar,bugün birlikte oynamışlar,N. Hanım yemeğini yedirmiş,Batı ona şarkılar söylemiş (Lalalala şeklinde sözsüz yanii) içim rahatladı.

Pazartesi ikisi başbaşa kalacaklar bakalım,Batıhan ilk defa aile dışından biriyle 7 saat zaman geçirecek,çaktırmıyorum ama endişeliyim yine de,ana yüreği işte umarım herşey yolunda gider.Çok güveniyorum N.Hanıma belki yemek yemesi bile düzelir,ne de olsa ona naz yapamıyacak.
Bu aralar konuşmama mevzusuna taktım yine,gerçi başlıktan da anladığınız üzere ismini söylüyor artık çok büyük gelişme bizim için,o kadar tatlı oluyor ki söylerken kameraya çekip yayınlamak istedim ama çok üşendim sonra.Üşendi dedim ama geçen de fotoğraf yükleyemedim aslında,problem mi var anlmadım!!
Öğle uykusunu çok kısa uyuyor hatta uyumak istemiyorr,gece aynı şekilde dirençli.Fotoğraf herşeyi açıklıyor olsa gerek,Batıhan'ın benle uyumamak için inatlaştıktan yaklaşık 1 saat kadar sonra uykusuzluktan bayıldığı an:))) Geceleride 2-3 kez uyanıyor uyanmadığı gece yok gibi,hayır anlamadığım ne demeye uyanıyor yani acaba beni gıcık etmek için olabilir mi? Azcık gözünü açsın tamam,uykuya geri dönüşte acayip zorlanıyor.Öyle inatlaşıyor ki benimle bu aralar sanki Batıhan gitti başka bir çocuk geldi.İşe başladığım için mi acaba diye düşünüyorum,yoksa bizimki de 2 yaş sendromuna mı girdi? Girdiysede bir an önce çıksın,ben oğlumu geri istiyorummm
Çok değişti ve gelişti bu aralar,dışarıya çıktı mı çocukların yanında bitiyor,hatta onlar eve gitmek istediklerinde bağırıyor gitmesinler diye,bitmek bilmez bir enerjisi var.Acayip bir şekilde taklit yeteneği arttı,bu konuşmaya geçmesine de yardımcı olabilir.
Durup dururken sinirleniyor,bazen çok keyifli kalkıyor nanananana favori ezgisini söyleyerek,bazen sinirli.Batıhan gelgitlerle dolu bu aralar anlıyacağınız,bende öyleeee